Psikoterapi Merkezi
İletişim : 0505 767 58 85
Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA
busra.kara@icloud.com
İNTİHAR
30/01/2021
İntihar yani insanın
kendi hayatına son vermesi riski, bütün depresyon türlerinde önemli bir
etkendir. Hiç kuşkusuz insanlar depresyondan farklı nedenlerle de intihar eder,
ancak tahminlere göre intihar eylemini gerçekleştirenlerin yaklaşık %50 ila 90’ı
depresif bir epizot yaşamaktadır ya da iyileşme evresindedir. Paradoksal
olarak, bu eylem sıklıkla kişi depresif atağın en derin evresinden çıktığı sırada
gerçekleştirilmektedir. Depresif epizodun yaşandığı yıl içerisinde intihar riski
yaklaşık %1’dir, ancak tekrarlanan depresif epizotlar yaşayan birisinde yaşam
boyu risk %15 dolaylarındadır. Ayrıca, intihar depresyona bağlı olmasa bile,
genellikle başka bir zihinsel bozuklukla bağlantılıdır; tahminlere göre intihar
eden ya da girişiminde bulunanların yaklaşık %90’ı bu sırada bir psikiyatrik
bozukluk yaşamaktadır, ancak bunların sadece yarısına intihardan önce tanı konmuştur.
Ek olarak, iki ya da daha fazla zihinsel bozukluk sergileyen kişilerde risk,
tek bozukluk bulunanlara oranla daha yüksektir. Batılı ülkelerde intihar,
en yaygın on ölüm nedeninden biri olmaktadır. ABD’de sekizinci ya da dokuzuncu
en yaygın ölüm nedenidir ve mevcut tahminlere göre her yıl yaklaşık 31.000
intihar gerçekleşmektedir. Çoğu uzmana göre, aslında intihar kaynaklı olan
ölümler resmi rakamların birkaç katıdır. Bunun nedeni, birçok kendini öldürme vakası
resmi kayıtlara diğer daha ‘saygın’ nedenlerle geçmektedir. Tamamlanmış intiharlara
ek olarak, her yıl yarım milyon insanın intihar girişiminde bulunduğu ve
Amerikalıların yaklaşık %3’ünün yaşamlarının bir noktasında intihara teşebbüs
ettiği tahmin edilmektedir. İntihar fikri ya da düşüncesi taşıyanların ise %9
dolaylarında olduğu düşünülmektedir. Son dönemlere dek intihar
girişimleri en çok 25 ila 44 yaş arasındaki insanlarda görülürken, günümüzde en
yüksek intihar oranları 18 ila 24 yaşlar arasında görülmektedir. ABD’ de kadınların
intihar girişiminde bulunma olasılığı erkeklere oranla üç kat daha yüksek
olmaktadır. Ayrılmış ya da boşanmış insanlar arasında intihar oranları da diğer
evlilik durumlarındaki insanlarla karşılaştırıldığında üç ya da dört kat daha
yüksek olmaktadır. Çoğu girişim, kişiler arası anlaşmazlık ya da diğer şiddetli
yaşamsal stres bağlamlarında gerçekleşmektedir. Öte yandan, intihar girişimlerinden
çok daha az görülen tamamlanmış intiharlarda hikâye farklı olmaktadır.
Cinsiyete bağlı görülen bu örüntü farklılıklarına tek istisna, çift kutuplu
bozuklukta görülmektedir. Bu durumda tamamlanan intihar oranları kadın ve
erkeklerde eşit olmakta, hatta kadınlarda erkeklere oranla biraz daha yüksek
olmaktadır. En yüksek tamamlanmış intihar oranları yaşlılarda görülmektedir.
Yaşlı insanlarda boşanmış ya da dul kalmış olanların ya da kronik bir fiziksel
hastalık yaşayanların intihar girişimini tamamlama riski yüksek olmaktadır
çünkü bunlar genellikle kişide depresyona neden olmaktadır. Kadınlar arasında
en sık kullanılan yöntem ilaç almadır. Erkeklerde ise ölümcül olmak olasılığı
daha yüksek yöntemler, özellikle de silah kullanma tercih edilmektedir.
Erkekler arasında tamamlanmış intihar oranlarının yüksek olmasının önemli bir
nedeni de bu tercihtir. KAYNAKÇA Goodwin FK, Jamison KR, Ghaemi SN (2007).
Manic-depressive illness: bipolardisorders and
recurrent depression.
New York; Oxford: Oxford UniversityPress. Kessler, R. C., Berglund, P., Demler, O., Jin, R.,
Merikangas, K. R., & Walters, E. E. (2005). Lifetime Prevalence and
Age-of-Onset Distributions of DSM-IV Disorders in the National Comorbidity
Survey Replication. Archives of General Psychiatry, 62(6), 593–602. https://doi.org/10.1001/archpsyc.62.6.593 Stolberg, R. A., Clark, D. C., & Bongar, B. (2002). Epidemiology,
assessment, and management of suicide in depressed patients. In I. H. Gotlib & C. L. Hammen (Eds.), Handbook of depression (p. 581–601). The Guilford Press. Uzman Klinik Psikolog
Hatice Büşra KARA busra.kara@icloud.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
DEPRESİF GENÇLER VE DEPRESİF EBEVEYNLER - 01/02/2024 |
Depresif gençler ve depresif ebeveynler, günümüzde sıkça karşılaşılan bir sorundur. Depresyon, hem gençlerin hem de ebeveynlerin yaşam kalitesini, sağlığını ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilen ciddi bir ruh sağlığı bozukluğudur. |
ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN YEME BOZUKLUKLARI - 01/06/2023 |
Beslenme kriteri bireyin yaşamını devam ettirebilmesi, sağlıklı olmak ve büyümenin devamı için çok önemlidir. |
“BANYO YAPMAK İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ” - 24/04/2023 |
Bazen anne babalar bebekken sudan çıkmak istemeyen çocuklarının büyüdükçe yıkanmak istemediklerinden ya da el ve ayaklarını yıkamaya tepki gösterdiklerinden yakınırlar. |
AKRAN ZORBALIĞI - 01/02/2023 |
Akran zorbalığı, çocukların kendi yaş gruplarında olan bir ya da birkaç kişiye; sosyal, fiziksel, sözlü ve cinsel olarak zarar vermeleridir. |
TERKEDİLME KORKUSU - 12/01/2023 |
Yeni bir ilişkiye başlama ihtimali olduğunda nasıl olsa bu da beni terk edecek diye düşünüp hiç başlamamayı tercih ediyor musunuz ya da tam tersi çok fazla ısrarcı oluyor musunuz? |
OKULA GİTMEK İSTEMEYEN ÇOCUKLARI OKULA HAZIRLAMA - 09/09/2022 |
Çocuklara okulu evde sevdirmeye başlamak gerekmektedir. Okuldan bahsetmeyi doğru zamanda, doğru koşullarda, çocuğunuz sıkıldığında veya evin yetersiz olduğu zamanlarda yapın ki çocuğunuz okula heveslenebilsin. |
KEKEMELİK - 24/08/2022 |
Kekemelik, konuşmanın akıcılığındaki bozukluklar ile karakterize bir konuşma bozukluğudur. |
OYUN TERAPİSİ NEDİR? - 03/08/2022 |
Yetişkinler iletişimlerini çoğunlukla sözcüklerle gerçekleştirebilir, çocuklarınsa doğal iletişim aracı oyun ve oyuncaklardır. |
İLİŞKİLERDE KURTARICI ROLE SAHİP OLMAK - 30/05/2022 |
Kurtarıcı olmak senin kendi sorumluluğunda olmamasına rağmen karşıdakinin her şeyiyle ilgili kendini sorumlu hissetmen yada onun sana bunu yüklemesidir. |
Devamı |