Psikoterapi Merkezi
İletişim : 0505 767 58 85
Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA
busra.kara@icloud.com
C KÜMESİ KİŞİLİK BOZUKLUKLARI
23/05/2021
KAÇINGAN (ÇEKİNGEN)
KİŞİLİK BOZUKLUĞU Kaçıngan kişilik
bozukluğu olan kişilerde aşırı sosyal ket vurma ve içedönüklük görülmekte ve bu
da yaşam boyu sınırlı sosyal ilişki ve sosyal etkileşime girme isteksizliği
örüntüsünü doğurmaktadır. Eleştiri ve reddedilmeye aşırı duyarlı olmaları ve bu
yöndeki korkuları nedeniyle insanlardan uzak kalmakta, yine de sevecenliği
özlemekte ve genellikle yalnız olmakta ve sıkılmaktadırlar. Şizoid kişilerin
aksine, kaçıngan kişilik bozukluğu olanlar yalnızlıklarından zevk almamakta,
başka insanlarla rahat ilişki kuramamaları akut kaygıya neden olmakta ve düşük
benlik değeri ve aşırı benlik bilinci buna eşlik etmektedir. Sonuç olarak da
genellikle depresyon ortaya çıkmaktadır. Beceriksizlik ve sosyal açıdan
yetersizlik, kaçıngan kişilik bozukluğundaki en baskın iki duygu olmaktadır. Buna
ek olarak, bu bozukluğu olan insanlar birçok yeni durum ve duygu karşısında
genelleştirilmiş çekingenlik ve kaçınma sergilemekte ve aynı zamanda zevk alma
duygularında da eksiklik olmaktadır. Şizoid kişilik bozukluğu
olan yalnız kişi ile kaçıngan yalnız kişi arasındaki fark, kaçıngan kişilik
bozukluğu olan bireylerin utangaç, güvensiz ve eleştiriye aşırı duyarlı
olmaları, şizoid kişilik bozukluğu olan bireylerin ise kendini beğenmiş, soğuk
ve eleştiriye görece kayıtsız olmalarıdır. Kaçıngan kişiliği olanlar kişiler
arası teması arzulasalar da reddedilme korkusu nedeniyle bundan kaçınmakta,
buna karşılık şizoid sosyal ilişkiler kurma isteğinden ve yeteneğinden yoksun
olmaktadır. Bundan daha az belirgin olan diğer bir farklılık ise kaçıngan
kişilik bozukluğu ile genelleştirilmiş sosyal fobi arasında görülmektedir. Bu
iki bozukluk arasında önemli çakışmalar olduğu bilinmektedir. Bazı araştırmalara göre
kaçıngan kişiliğin kökeni, bebek ve çocuğu yeni ve karmaşık durumlar karşısında
utangaç ve ketlenmiş kalmaya yönelten ve doğuştan gelen bir ‘ketlenmiş’ mizaç
yapısından kaynaklanabilmektedir. Bir ikiz çalışmasında, kaçıngan kişilik
bozukluğunda öne çıkan ayırıcı özelliklerde ortalama genetik etki bulunduğu ve
kaçıngan kişilik bozukluğunda da sosyal fobide olduğu gibi, en azından kısmen,
genetik incinebilirliğin söz konusu olduğu görülmektedir. Ayrıca, kaçıngan
kişilik bozukluğunda öne çıkan olumsuz değerlendirme korkusu kısmen kalıtsal
olmaktadır. İçedönüklük ve nörotisizm düzeyler de yüksek olmakta ve bunlar da
kısmen kalıtsal olmaktadır. Bu genetik ve biyolojik temelli ketlenmiş mizaç,
özellikle sevecen olmayan anne babaları tarafından duygusal taciz, reddedilme
ve aşağılanmaya uğrayan çocuklarda kaçıngan kişilik bozukluğu yaratan bir
diyateze neden olabilmektedir. BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU Bağımlı kişilik bozukluğu
olan bireylerde aşırı ilgilenilme gereksinimi görülmekte ve bu da kopamayan ve
boyun eğen bir davranış örüntüsüne yol açmaktadır. Bu kişilerde aynı zamanda
ayrılık olasılığına ya da bazen yalnızca tek başına kalma gerekliliğine karşı
kendini yetersiz görmeden kaynaklanan akut bir korku gözlemlenmektedir. Bu
bireyler genellikle yaşamlarını başkalarının çevresinde kurmakta ve bu
insanların ilgisini yitirmemek için kendi gereksinim ve görüşlerinden feragat
etmektedirler. Bu nedenle eş bulmada seçici davranmayabilmektedirler.
Genellikle, desteklerini kaybetmekten korktukları için başkalarına gereğine
uygun bir şekilde öfke gösterememekte ve bu da bağımlı kişiliği olanların
psikolojik ya da fiziksel istismar olan ilişkilerden kopamayabilecekleri
anlamına gelmektedir. Kendilerine güvenmedikleri ve çaresiz hissettikleri için,
aslında iyi çalışma becerileri ve diğer yetenekleri gelişmiş olsa bile,
fazlasıyla tavsiye ve güven verme olmaksızın basit, gündelik kararları almada
bile büyük güçlük çekmektedirler. Kendi başlarına kalmak zorunda olmadıkları
sürece iyi bir işleyiş sergileyebilmektedirler. Tahminlere göre nüfustaki
bağımlı kişilik bozukluğu oranı %1,5’tir ve kadınlar arasında, erkeklere oranla
daha sık görülmektedir. Bu cinsiyet farklılığı, tanı koymadaki cinsel
yanlılıklardan değil, bağımlı kişilik bozukluğunda ön plana çıkan nörotisizm ve
anlaşılabilirlik gibi belirli ayırıcı kişilik özelliklerine kadınlarda daha sık
rastlanıyor olmasıdır. Bağımlı kişilik bozukluğu olan insanlarda eşzamanlı
duygu durumu ve kaygı bozuklukları tanısına rastlanması oldukça sık rastlanan
bir durum olmaktadır. Bağımlı kişilik
bozukluğunun bazı özellikleri borderline, histriyonik ve kaçıngan kişilik
bozukluklarının özellikleri ile örtüşmekte, ancak farklılıklar da söz konusu
olmaktadır. Örneğin hem borderline hem de bağımlı kişilik bozukluğunda terk edilme
korkusu görülmektedir. Buna karşılık, genellikle yoğun ve fırtınalı ilişkiler
yaşayan sınırda kişilik terk edilme gerçekleştiğinde boşluk ve hiddetli öfke
hissederken, bağımlı kişilik başlangıçta boyun eğme ve yatıştırma tepkilerini
gösterdikten sonra acilen yeni bir ilişki arayışına girişmektedir. Hem
histriyonik hem de bağımlı kişiliklerde güvence ve onaylanma gereksinimi yüksek
olmakta, anca histriyonik kişilik çok daha girişken ve gösterişli olmakta,
dikkati etkin olarak talep ederken, bağımlı kişilik daha yüksek başlı olmakta
ve kendini geri planda tutmaktadır. Bağımlı ve kaçıngan kişilikleri birbirinden
ayırt etmek zor olabilmektedir. Bağımlı kişiler yalnız olduklarında kendilerini
yetersiz hissettikleri ve ilgilenilme gereksinimi duydukları için ilişkilerden
kopmada zorlanmakta, buna karşılık, kaçıngan kişiler ilişki kurmada güçlük
çekmektedirler. Bunun sebebi, aşağılayıcı olacak eleştiri ve reddedilmeden
korkuyor olmalarıdır. Bağımlı kişilik
bozukluğunda görülen nörotisizm ve anlaşılabilirlik gibi diğer bazı kişilik
özellikleri de genetik nitelik sergilemektedir. Özellikle genetik temelli
olarak bağımlı ve kaygılı olma eğilimindeki kişiler, otoriter ve aşırı korumacı
(çocuğun özerklik ve bireyleşmesini desteklemeyen, bağımlı davranışı teşvik
eden) anne babadan olumsuz etkilenebilmektedirler. Bu durum çocuğun kendi
iyiliği için başkalarına bel bağlaması gerektiği ve tek başına yetersiz olduğu
inancını doğurabilmektedir. Bu kişilerin temel uyumsuz şemaları zayıflık ve
yeterlilik ve hayatta kalmak için başkalarına gereksinim duyma inançlarını
içermektedir. Örneğin, ‘Tamamen çaresizim’ ve ‘Yanımda yeterli biri olmadıkça
elimden bir şey gelmez’. OBSESİF-KOMPULSİF KİŞİLİK
BOZUKLUĞU Mükemmeliyetçilik, düzeni
ve denetimi sağlama konusunda endişelenme obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu (OKKB)
olan bireylerin karakteristik özelliğidir. Zihinsel ve kişiler arası denetimi
endişeleri kısmen kurallara, düzene ve çizelgelere fazlasıyla dikkat etmeleri
şeklinde kendini göstermektedir. Hata yapmamak için ellerindeki işe aşırı
dikkatle yaklaşmakta, ancak genellikle önemsiz ayrıntılar üzerinde takılıp
kaldıkları için zamanı kötü kullanmakta ve resmin bütününü görmekte daha fazla
zorlanmaktadırlar. Bu mükemmeliyetçilik genellikle işleyişe sekte vurmakta ve
ellerindeki projeyi asla tamamlayamamalarına yol açabilmektedir. Ayrıca zevk
için yapılan etkinliklere hiç zaman ayırmayacak derecede kendilerini işe adama
eğilimde olmakta ve rahatlayıp yalnızca eğlenmek için bir şeyler yapmakta
zorlanmaktadırlar. Kişiler arası düzeyde ise görevleri başkalarına aktarma zorlanmakta
ve oldukça katı, inatçı ve soğuk davranmakta ve dışarıdan da bu şekilde
algılanmaktadırlar. Görevlendirme isteksizliğinin yanı sıra katılık ve
inatçılığın OKKB’de en yaygın ve istikrarlı özellikler olduğu bilinmektedir. OKKB olan kişilerde, I. Eksen
Obsesif Kompulsif Bozukluğun aksine aşırı kaygı ve rahatsızlık kaynağı olan
gerçek obsesyon ya da kompulsif ritüeller olmaması önemli bir noktadır. OKKB
olan kişilerin yaşam tarzları aşırı itinalı, esnek olmayan, mükemmeliyetçi özellikler
sergilemektedir. Obsesif kompulsif bozukluğu olan hastaların yalnızca %20’sinde
eş zamanlı OKKB tanısına rastlanmaktadır. Bu da aynı zamanda OKKB gösteren
panik bozukluğu hastalarının oranından önemli bir farklılık teşkil
etmemektedir. Obsesif kompulsif kişilik
bozukluğunun bazı özellikleri narsistik, antisosyal ve şizoid kişilik bozukluklarının
özellikleriyle örtüşse de ayırt edici özellikler de söz konusu olmaktadır. Örneğin,
narsistik ve antisosyal kişilik bozukluğu olanlar da OKKB’nin karakteristik
özelliği olan başkalarına karşı cömert olmama özelliği sergileyebilmekte; öte
yandan da bu kişiler kendilerini şımartmayı severken, OKKB olanlar kendilerine
karşı da cömert davranma konusunda isteksiz olmaktadırlar. Ayrıca hem şizoid
hem de obsesif kompulsif kişiliklerde belirli oranda resmiyet ve sosyal
kopukluk olabilmekte, ancak şizoid kişilik yakın ilişki kurma kapasitesinden
yoksun olmaktadır. OKKB olan kişi başkaları ile ilişki kurmakta zorlanmaktadır.
Bunun nedeni kendini işine aşırı bir şekilde adamış olması ve duygularını ifade
etmekte büyük bir zorluk çekiyor olmasıdır. OKKB özelliklerinde ortalama
genetik etkiye rastlanılmaktadır. OKKB olan bireylerde
aşırı düzeyde itinalılık görülmekte ve bu da işe kendini aşırı adama,
mükemmeliyetçilik ve aşırı denetleyici davranışlara yol açmaktadır. Ayrıca
iddiacılık özellikleri (dışa dönüklüğün bir yönü) yüksek, uyum özellikleri
(anlaşılabilirliğin bir yönü) düşük olmaktadır. KAYNAKÇA Beck, A. T., Freeman, E., & Associates (1990). Cognitive
Therapy of Personality Disorders. London: The Guilford Press. Bernstein, D., & Useda, J. D. (2007). Chapter 3: Paranoid
personality disorder. In W. O’Donohue, K. Fowler, & S. Lilienfeld (Eds.),
Personality disorders: Toward the DSM-5 (pp. 41–62). Los Angeles: SAGE
Publications. Grant, B. F., Hasin, D. S., Stinson, F. S., Dawson, D. A.,
Patricia Chou, S., June Ruan, W., & Huang, B. (2005). Co-occurrence of
12-month mood and anxiety disorders and personality disorders in the US:
results from the national epidemiologic survey on alcohol and related
conditions. Journal of psychiatric research, 39(1), 1–9. McGlashan, T. H., Grilo, C. M., Sanislow, C. A., Ralevski,
E., Morey, L. C., Gunderson, J. G., Skodol, A. E., Shea, M. T., Zanarini, M.
C., Bender, D., Stout, R. L., Yen, S., & Pagano, M. (2005). Two-year
prevalence and stability of individual DSM-IV criteria for schizotypal,
borderline, avoidant, and obsessive-compulsive personality disorders: toward a
hybrid model of axis II disorders. The American journal of psychiatry, 162(5), 883–889. Lynam, D. R. y Widiger, T. A. (2007). Using a general model
of personality to understand sex differences in the personality disorders.
Journal of Personality Disorders, 21(6), 583-602. Taylor, C. T., Laposa, J. M., & Alden, L. E. (2004). Is
avoidant personality disorder more than just social avoidance?. Journal of personality disorders, 18(6), 571–594. Widiger, T. A., & Bornstein, R. F. (2001). Histrionic,
narcissistic, and dependent personality disorders. In P. B. Sutker & H. E.
Adams (Eds.), Comprehensive handbook of psychopathology (3rd edn., pp. 509–531). New York: Kluwer
Academic/Plenum Publishers. Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra
KARA busra.kara@icloud.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
DEPRESİF GENÇLER VE DEPRESİF EBEVEYNLER - 01/02/2024 |
Depresif gençler ve depresif ebeveynler, günümüzde sıkça karşılaşılan bir sorundur. Depresyon, hem gençlerin hem de ebeveynlerin yaşam kalitesini, sağlığını ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilen ciddi bir ruh sağlığı bozukluğudur. |
ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN YEME BOZUKLUKLARI - 01/06/2023 |
Beslenme kriteri bireyin yaşamını devam ettirebilmesi, sağlıklı olmak ve büyümenin devamı için çok önemlidir. |
“BANYO YAPMAK İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ” - 24/04/2023 |
Bazen anne babalar bebekken sudan çıkmak istemeyen çocuklarının büyüdükçe yıkanmak istemediklerinden ya da el ve ayaklarını yıkamaya tepki gösterdiklerinden yakınırlar. |
AKRAN ZORBALIĞI - 01/02/2023 |
Akran zorbalığı, çocukların kendi yaş gruplarında olan bir ya da birkaç kişiye; sosyal, fiziksel, sözlü ve cinsel olarak zarar vermeleridir. |
TERKEDİLME KORKUSU - 12/01/2023 |
Yeni bir ilişkiye başlama ihtimali olduğunda nasıl olsa bu da beni terk edecek diye düşünüp hiç başlamamayı tercih ediyor musunuz ya da tam tersi çok fazla ısrarcı oluyor musunuz? |
OKULA GİTMEK İSTEMEYEN ÇOCUKLARI OKULA HAZIRLAMA - 09/09/2022 |
Çocuklara okulu evde sevdirmeye başlamak gerekmektedir. Okuldan bahsetmeyi doğru zamanda, doğru koşullarda, çocuğunuz sıkıldığında veya evin yetersiz olduğu zamanlarda yapın ki çocuğunuz okula heveslenebilsin. |
KEKEMELİK - 24/08/2022 |
Kekemelik, konuşmanın akıcılığındaki bozukluklar ile karakterize bir konuşma bozukluğudur. |
OYUN TERAPİSİ NEDİR? - 03/08/2022 |
Yetişkinler iletişimlerini çoğunlukla sözcüklerle gerçekleştirebilir, çocuklarınsa doğal iletişim aracı oyun ve oyuncaklardır. |
İLİŞKİLERDE KURTARICI ROLE SAHİP OLMAK - 30/05/2022 |
Kurtarıcı olmak senin kendi sorumluluğunda olmamasına rağmen karşıdakinin her şeyiyle ilgili kendini sorumlu hissetmen yada onun sana bunu yüklemesidir. |
Devamı |