Psikoterapi Merkezi
İletişim : 0505 767 58 85
Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA
busra.kara@icloud.com
KEKEMELİK
24/08/2022
Kekemelik, konuşmanın akıcılığındaki bozukluklar ile karakterize bir konuşma bozukluğudur. Konuşma hızını ve ritmini etkileyebilecek ses, hece, kelime ve ifade tekrarlamaları, ses uzamaları, bloklar, eklemeler ve revizyonlarla karakterize olan konuşma akışındaki aksaklıklardır. Kekemelik her toplumda yaklaşık oranlarda görülen bir bozukluktur. Yetişkinlik döneminde kekemeliğin yaygınlığının %0,72 olduğu ve çocukluk döneminde bu oranın daha yüksek olduğu bilinmektedir. Kekemeliğin Nedenleri Kekemeliğin nedenine yönelik kesin ve net bir bilgi bulunmamaktadır. Kekemeliğin oluşumu; genetik ve doğuştan gelen etkiler çocuğu kekemeliğe yatkın hale getirmektedir. Akıcılık bozukluğu nedeniyle konuşma eleştirisi veya stresli olaylar gibi çevresel etkiler, kronik kekemeliğin oluşmasına neden olmaktadır. Kekemelik ile hayal kırıklığı ve utanç tekrarlayan iletişim hakkında olumsuz duygu ve tutumlara yol açmaktadır. Fizyolojik faktörler Genetiğin, kekemeliğin oluşumunda önemli bir etkisi bulunmaktadır. İkiz çalışmalarında tek yumurta ikizleri, devam eden kekemelik açısından çift yumurta ikizlerine göre daha yüksek bir uyum sergilemektedir. Bu durum, bozukluğun genetik bir bileşeni olduğuna dair kanıt oluşturmaktadır. Dilsel faktörler Dilsel faktörler, çocuğun dil ve konuşma seviyelerinin sahip olması gereken seviyeden ileri veya geride olması veya dil ve konuşma becerilerinde uyumsuzluklar olup olmadığı ile ilgilidir. Kekemeliği olan çocukların dilsel beceriler açısından kekemeliği olmayan çocuklara göre farklılıklar göstermektedir. Konuşmanın, her biri ortak bir çıktı sisteminde birleşen farklı sinir sistemleri tarafından işlenen dilbilimsel ve dilüstü bileşenleri içermekte, bu bileşenlerin eşzamanlı olarak entegre edilmesini gerekmektedir. Entegrasyon eş zamanlı gerçekleşmediğinde, zaman baskısının da etkisiyle, akıcılığın bozulacağını veya kekemelik ortaya çıkacağı kabul edilmektedir. Kekelemeyen çocuklar ile karşılaştırıldığında, kekeleyen çocukların, alıcı / ifade edici dil ve alıcı kelime dağarcığını ölçmek için kullanılan iki standart konuşma dili testinde önemli ölçüde daha düşük puan aldıkları, bununla birlikte iki test puanları arasındaki farkın kekelemeyen çocukların sonuçlarına göre daha fazla olduğu bulunmuştur. Bu bulgular, kekeleyen çocukların, sözcüksel yeteneklerinin sözdizimsel ve morfolojik yeteneklerinden daha az gelişmiş olabileceğini düşündürmektedir. Psikolojik faktörler Psikolojik faktörlerin mizaç özelliklerini kapsadığı söylenebilir. Kekeleyen çocukların kekelemeyen akranlarına göre önemli ölçüde daha reaktif oldukları ve duygularını daha az düzenleyebildikleri, kekeleyen çocuklarda duygu düzenleme durumunun azalmasının daha fazla kekelemeyle ilişkili olduğu, olumsuz duygu oluşumuna neden olabilecek durumlarda; kekemeliği olan çocukların, kekemeliği olmayanlara göre daha olumsuz duygusal ifadeler sergiledikleri görülmektedir. Kekemelikle ilişkili çok sayıda olumsuz deneyimin kaygı gelişimine yol açtığı, psikolojik durumları ve mizaç özelliklerini etkilemektedir. Bundan dolayı, psikolojik durumlar ve kekemelik arasında çift taraflı bir etkilenim olduğu söylenebilir. Çevresel faktörler Çocuğun etkileşimini ve akıcılığını olumsuz etkileyen durumlar, günlük yaşam talepleri, çevresel değişiklikler, ebeveyn tutumları veya çocuğun alay ve zorbalık yaşaması gibi durumlar çevresel faktörleri oluşturabilmektedir. Bir çocuğun bulunduğu ilk çevre, kurduğu ilk iletişim ebeveynleri iledir. Buna bağlı olarak kekemelik üzerinde ilk, belki de en fazla, etki gösterecek olan çevresel faktörler ebeveynler ile ilişkili olan faktörlerdir. Kekemelik problemi olmayan çocuklarda, özellikle dil ve konuşma gelişimine yönelik çevre baskısına bağlı olarak kekemeliğin geliştiğini öne sürmektedir. Normal akıcısızlıkların veya konuşma sırasındaki tereddütlerin özellikle ebeveynler tarafından kekemelik olarak etiketlenmesinin kekemeliğin başlangıcında ve ilerlemesinde etkili olduğunu savunmaktadır. Etiketleme için "kekemelik” ifadesinin kullanılıp kullanılmadığı pek önemli değildir. Ebeveynler “kekemelik” ifadesini kullanmadan, sözsüz olarak, bedensel gerilimleri ve tutumları ile etiketlediklerini gösterebilirler. Çocuklarının konuşmasını kekemelik olarak etiketledikten sonra çocuklarına yönelik değerlendirmeleri ve tepkileri önce olduğundan farklı olabilir. Anneler, çocuklarının kekemeliğine tepki olarak genellikle etkileşimlerinde değişiklikler yapmaktadırlar. Annelerin kullandıkları dilin karmaşıklığının ve anne ile çocuk dil değişkenleri arasındaki tutarsızlıkların düzeyinin, kekemeliğin kalıcılık ihtimaline etkisini ve ebeveynlerin konuşma içi ara verme sıklığı ve bekleme sürelerindeki artışın çocuğun kekemeliğini olumlu yönde etkilemektedir. Ancak kekemeliğin tek gerçek kaynağının çevresel faktörler olduğu görüşünü destekleyen pek kanıt yoktur. Yapılan çalışmalar ile birlikte, çevresel faktörlerin kekemeliğin başlangıcını etkileyebilecek çoklu faktörlerden biri olduğu, ciddiyetine etki ettiği ve konuşmaya yönelik baskılardaki azalmanın akıcılığı olumlu yönde etkilediği düşüncesi kabul görmektedir. KAYNAKÇA American Speech Language and Hearing Association. Childhood Fluency Disorders: Overview, 2020. Guitar, B., & Conture, E. G. The child who stutters: to the pediatrician. Stuttering Foundation of America, 2007. Ntourou K, Conture EG, Walden TA. Emotional Reactivity And Regulation in Preschool-Age Children Who stutter. Journal of Fluency Disorders. 38(3);260– 74, 2013. Proctor A, Yairi E, Duff MC, Zhang J. Prevalence of stuttering in African American preschoolers. Journal of Speech, Language and Hearing Research. 51(6);1465–1479, 2008. Silverman, FH. The “monster” study. Journal of fluency disorders, 13(3); 225- 231, 1988 World Health Organization. International Classification of Functioning, Disability, and Health: Children & Youth Version: ICF-CY. World Health Organization, 2007. Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA ACAR busra.kara@icloud.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
DEPRESİF GENÇLER VE DEPRESİF EBEVEYNLER - 01/02/2024 |
Depresif gençler ve depresif ebeveynler, günümüzde sıkça karşılaşılan bir sorundur. Depresyon, hem gençlerin hem de ebeveynlerin yaşam kalitesini, sağlığını ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilen ciddi bir ruh sağlığı bozukluğudur. |
ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN YEME BOZUKLUKLARI - 01/06/2023 |
Beslenme kriteri bireyin yaşamını devam ettirebilmesi, sağlıklı olmak ve büyümenin devamı için çok önemlidir. |
“BANYO YAPMAK İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ” - 24/04/2023 |
Bazen anne babalar bebekken sudan çıkmak istemeyen çocuklarının büyüdükçe yıkanmak istemediklerinden ya da el ve ayaklarını yıkamaya tepki gösterdiklerinden yakınırlar. |
AKRAN ZORBALIĞI - 01/02/2023 |
Akran zorbalığı, çocukların kendi yaş gruplarında olan bir ya da birkaç kişiye; sosyal, fiziksel, sözlü ve cinsel olarak zarar vermeleridir. |
TERKEDİLME KORKUSU - 12/01/2023 |
Yeni bir ilişkiye başlama ihtimali olduğunda nasıl olsa bu da beni terk edecek diye düşünüp hiç başlamamayı tercih ediyor musunuz ya da tam tersi çok fazla ısrarcı oluyor musunuz? |
OKULA GİTMEK İSTEMEYEN ÇOCUKLARI OKULA HAZIRLAMA - 09/09/2022 |
Çocuklara okulu evde sevdirmeye başlamak gerekmektedir. Okuldan bahsetmeyi doğru zamanda, doğru koşullarda, çocuğunuz sıkıldığında veya evin yetersiz olduğu zamanlarda yapın ki çocuğunuz okula heveslenebilsin. |
OYUN TERAPİSİ NEDİR? - 03/08/2022 |
Yetişkinler iletişimlerini çoğunlukla sözcüklerle gerçekleştirebilir, çocuklarınsa doğal iletişim aracı oyun ve oyuncaklardır. |
İLİŞKİLERDE KURTARICI ROLE SAHİP OLMAK - 30/05/2022 |
Kurtarıcı olmak senin kendi sorumluluğunda olmamasına rağmen karşıdakinin her şeyiyle ilgili kendini sorumlu hissetmen yada onun sana bunu yüklemesidir. |
SUÇLULUK DUYGUSU - 07/04/2022 |
Eğer ortada bir hata varsa, suç işlendiyse veya haksızlık yapıldıysa o zaman yaşanan suçluluk duygusu çok insani ve olması gereken bir duygudur. Suçluluk duygusu olaya bağlı olarak yeri ve zamanında yaşandığında zararlı bir duygu olmamaktadır. |
Devamı |