Psikoterapi Merkezi
İletişim : 0505 767 58 85
Uzman Psikologlar 0533-373-81-23 Uzman Pedagoglar
danisman724@hotmail.com
DOĞUM SONRASI DEPRESYON
20/11/2011 DOĞUM SONRASI DEPRESYON Kadınlar, bir şekilde, doğumun otomatik olarak keyif ve neşe oluşturduğunu öğrenmişlerdir. Çocuk doğurmayı takip eden dönemin, hayatlarının en mutlu zamanı olması gerektiğine inanmaya yönlendirilmişlerdir. Gerçekte ailenin yaşam döngüsündeki en stresli ve endişe üreten dönemlerden biridir. Doğum sonrasındaki ilk yıl içinde psikiyatrik hastalıklar (anksiyete bozuklukları, obsesif-kompulsif hastalıklar, depresyon ve nadiren psikoz) açısından anlamlı bir risk altındadır. Ancak depresyon bu hastalıklar içinde baskın olduğundan doğum sonrası psikiyatrik hastalıklar denildiğinde genellikle doğum sonrası depresyon anlaşılır. Her 10 kadın beyninden biri doğum yapmasının ardından gelen bir yıl boyunca depresyona girer. Bir nedenle kadınların bu %10'luk kısmı, doğumda yaşanan büyük hormonal değişikliklerin ardından kendisini dengeleyemeyen bir beyne sahip olur. Hamilelik sonrası psikiyatrik değişiklikler annelik hüznünden psikoza kadar uzanan bir düzlemde kendilerini gösterirler. Virginia Commonwealth Üniversitesi'nden Ken Kendler kadınların cinsellik hormonlarına gösterdikleri tepkileri belirleyen, özellikle doğum sonrası depresyona girmeleri riskini arttıran genler olabileceğini bulgulamıştır. Kadınların hayatlarının farklı dönemlerinde de majör depresyona girme risklerini arttıran bu genler erkeklerde aktif değildirler; çünkü erkekler bu genlerin harekete geçmesi için gerekli olan hormonal değişimleri yaşamazlar. Kendler'ın bulguları östrojen ve projesteronun ruh hali değişimlerine, özellikle doğum sonrası depresyon yaşayan kadınlara yardımcı olabileceğini de ortaya koyar. NEDENLERİ - Daha önce depresyon geçirmiş olmak ya da madde bağımlılığının olması - Ailede psikolojik rahatsızlığı olan bireylerin olması - Sosyal desteğin yetersiz olması - Daha önceki hamilelik dönemlerinde ya da doğumlar esnasında sorun yaşanması - Daha önceki gebeliklerde depresyon geçirilmesi - Evliliğe ilişkin sorunlar ya da ekonomik problemler - Küçük yaşta doğum yapmak - Beklenmedik yaşamsal olaylar (ölüm, ayrılık vb.) - Planlanmamış gebelikler - Anne sütü ile beslememe - Kayıpla sonlanan gebelik ve doğum deneyimleri - Erken anne-bebek ayrılığı - Bebeğin bakımı ile ilgili duyulan kaygılar BELİRTİLERİ - Normalden daha fazla ağlama - Çoğunlukla kendini üzgün hissetme - Konsantre olamama ve sıkıntı içinde hissetme - Eşyaları nereye koyduğunuzu hatırlamakta zorluk çekme - Eskiden keyif aldığınız şeylerden keyif alamama - Günün çoğunda yorgun olma - Hep böyle hissedecekmiş gibi hissetme - Yalnız kalmaktan korkma - Böyle hissetmeye daha fazla devam etmek durumunda olmaktansa ölmüş olmayı isteme - Ailesine karşı sevgisizlik ve bebeğine karşı zıt duygular - Duygu durumun depresif olması - Aktivitelere ilginin azlığı - İştah değişikliği - Uyku bozuklukları - Çocuğun bakımında güçlükler - Suçluluk hissi - Kendine güven azlığı Doğum sonrası depresyonun belirtileri bazen gizli kalır. Kadınlar, çocuklarının doğumuyla çok mutlu olmayı bekledikleri halde mutlu olmadıkları için utanç duyarlar. Hamilelik sonrası depresif ruh hallerinin hormon değişiklikleri, yeni bir kimlik, emzirmek, uyku, çocuk ve eşin etkileriyle şekillenen karmaşık yapısını anlamak önemlidir. TEDAVİ YÖNTEMLERİ Kimi bilim adamları emzirmenin bazı kadınlarda doğum sonrası depresyona engel olabileceğini düşünüyorlar. Süt salgılanması sırasında kadınlar düşük nöroendokrin salgılarlar ve çocuğun karşı karşıya olduğu tehditler dışındaki stres kaynaklarına gösterdikleri tepkiler azalır. Ruh halini iyileştirmeye ve kendini iyi hissetmeye yönelik serotonin gibi beyin kimyasalları doğumdan sonra düşük seviyelerde olurlar ve doğum sonrası depresyonu yaşayan beyinlerin bu kimyasallardan yana açıkları vardır. İlaçlar ve hormonlar annelerin beyinlerinin normale dönmesine yardımcı olur. Sonuç olarak doğum sonrası depresyon; - Bozukluğu fark etmek ve kabullenmek - Olumsuz düşünceleri yıkmak - Kişinin hayatındaki stres kaynaklarını azaltması - Egzersiz ve uygun diyet - Tıbbi tedavi (antidepresanlar ve kaygı düşürücü ilaçlar) - Psikoterapi gibi unsurlara tepki veren tedavi edilebilir bir hastalıktır. KAYNAKÇA: http://www.dbe.com.tr/Default.aspx?SectionID=28 http://www.ttb.org.tr/STED/sted0901/dogum.pdf |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BEBEK VE MÜZİK - 24/12/2011 |
BEBEK VE MÜZİK |
KADIN VE ERKEK BEYNİ ARASINDAKİ FARKLAR - 08/12/2011 |
KADIN VE ERKEK BEYNİ ARASINDAKİ FARKLAR |
ÖĞRENCİLERLE İYİ İLETİŞİMİN YOLLARI (ÖĞRETMENLER İÇİN) - 12/11/2011 |
ÖĞRENCİLERLE İYİ İLETİŞİMİN YOLLARI (ÖĞRETMENLER İÇİN) |
YANLIŞ YATAK ÇOCUK PSİKOLOJİSİNİ BOZABİLİR - 11/11/2011 |
YANLIŞ YATAK ÇOCUK PSİKOLOJİSİNİ BOZABİLİR |
ÇOCUĞA ÖZSAYGISINI KAZANDIRMANIN YOLLARI - 30/10/2011 |
ÇOCUĞA ÖZSAYGISINI KAZANDIRMANIN YOLLARI |
ÇOCUĞA EVDE GÜVEN KAZANDIRMA YOLLARI - 23/10/2011 |
ÇOCUĞA EVDE GÜVEN KAZANDIRMA YOLLARI |
EVCİL HAYVANLAR&ÇOCUKLAR - 16/10/2011 |
EVCİL HAYVANLAR&ÇOCUKLAR |
ÇOCUKLARDA YEME SORUNLARI - 11/10/2011 |
ÇOCUKLARDA YEME SORUNLARI |
DAVRANIM BOZUKLUĞU - 02/10/2011 |
DAVRANIM BOZUKLUĞU |
Devamı |