Psikoterapi Merkezi
İletişim : 0505 767 58 85
Psikolojik Danışman İnci Aydın Evlilik Danışmanı-5074410883
pdr_inci@hotmail.com
ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI
07/06/2017 ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI
Güçlü, sağlıklı ve uzun ömürlü bir toplum oluşturmanın ilk şartlarından biri geleceğin yetişkinleri olan çocuklarımızın ekonomik, duygusal, fizyolojik ve cinsel açıdan istismardan uzak ve sağlıklı olarak yetiştirilmesinden geçer. Çocuk istismarının incelenmesi özellikle son yıllarda bu olgudaki artış ile ülkemizde yapılan akademik ve bilimsel çalışmalarda giderek önem arz eden, toplumsal olarak göz ardı edilmemesi gereken konuların başında gelmektedir. Çocukların cinsel istismarı konusu geçmişten beri olan, fakat toplumumuzun bilgi düzeyi arttıkça günyüzüne daha çok çıkan bir konudur. Televizyon-radyo programları olsun, bu konudaki kitaplar, dergiler, sempozyum, seminerler vb. sayesinde insanların bu konudaki bilinçlenme düzeyi artmaya başlamıştır ve bu konu daha rahat bir şekilde ifade edilmeye başlanmıştır. Ayıp olarak nitelendirilen çocuğun cinsel istismarı konusu, artık bilinçli ailelerimizle beraber bu konu hem çocuğun ve ailenin psikolojisi düşünülerek psikolojik yardım alınma yoluna gidilmekte, hem de bu durum adli mercilere taşınarak, çocuğun mağdurluğunun hakkı aranmaktadır. Çocukların her yaşta cinsel istismar mağduru olma ihtimalleri vardır. Çocuklar en çok 8-12 yaş arasında, ergenlik öncesi dönemde cinsel istismara uğramaktadırlar. Çocuklar cinsel istismara uğramalarının yaş ile oranları; 0-3 yaş arası, yaklaşık %10, 4-7 yaş arası yaklaşık %28, 8-11 yaş yaklaşık %26, 12 ve üstü yaklaşık %36’dır(Topçu S. 2009). Cinsel istismar %77 olasılıkla aile, %11 diğer akrabalar, %5 bakımla ilgisi olmayan kişiler, %2 ise çocuğun bakımı ile ilgilenen diğer kişiler tarafından uygulanmaktadır. Faillerin çoğu 20-40 yaşları arasında olup, hafif derecede kadın üstünlüğü vardır, ancak sadece cinsel istismar acısından bakıldığında erkekler daha ön planda yer almaktadır (Kara ve ark., 2004). Tacizde bulunan kişilerin çoğunluğu erkeklerdir. Bu kişilerin özellikleri konusunda çeşitli görüşler öne sürülmektedir. Kimi uzmanlar tacizci olmayan ana babaların belli koşullar altında istismar uygulayabileceğini vurgularken, kimi uzmanlar tacizcilerin temel özelliğinin kurbanı “insan altı” bir varlık olarak görmek olduğunu savunmaktadır. İstismarda bulunanların bir kısmının çocuğa yönelik davranışından çocuğun yarar göreceğine ve olay anında çocuğun eğlendiğine inandığı gözlenmiştir Boşanma, şiddet, alkol ve madde kullanımı olan ailelerde cinsel istismar daha sık görülmektedir. Çocuğun bakımıyla doğrudan ilgilenen babaların daha az istismar uyguladığı saptanmıştır(Hacettepe Tıp Dergisi 2004). Cinsel istismarın şekilleri bakımından, sözel kötüye kullanım, cinsel içerikli telefon/internet konuşmaları, teşhircilik, röntgencilik, dokunma, ensest, pedofili gibi pek çok şekilde çocuklarımız mağdur bırakılabilmektedir. Cinsel istismar her sosyal sınıftan çocukların uğrayabileceği en gerçekçi yaklaşımdır. Anne babanın boşanmış olması veya çok şiddetli geçimsizlikleri gibi nedenlerle mutsuz evlerde büyüyen çocuklar, daha az gözetim ve denetim altında olmalarının da etkisiyle cinsel istismara uğrama riskleri artabilmektedir. Ayrıca daha az ilgi, sevgi gören çocuklar en çok gereksinim duydukları ihtiyaçlarının karşılanmaması durumunda da mutluluğu aile yerine dışarıda aramaya başlayabilirler ve kendisine ilgi ve sevgi gösteren istismarcının tuzağına düşebilirler. Çocuğun cinsel istismarının çocuklar üzerindeki etkileri ise; çocuklar istismara uğradığında bu durumu genelde inkar edebilir, kendini ailesinden, çevresinden ve toplumdan uzaklaştırarak soyutlayıp yalnızlaşabilir, insanlar arasında küçük düşme ve utanma duygusu, özellikle günlük ihtiyaçları için başka insanlara artan bir şekilde bağımlı hale gelme, geriye dönük olayları sık sık hatırlama ve bunun saplantı haline getirme, gece aniden uyanmalar ve korkulu rüyalar görme, ruhsal yönden kendini güçsüz hissetme, duygusallaşma ve bunun sonucunda mevcut problemleri abartma, öfke patlamaları, agresif olma, söz dinlememe, saldırgan olma, okula gitmeme, “Gerileme” dediğimiz çocuk önceki gelişim dönemlerinin özelliklerini sergileme gibi sorunlar görülebilir. Ayrıca, kaygı bozuklukları- Anksiyete cinsel istismara uğrayan çocuklarda ortaya çıkabilmektedir. Uyku bozuklukları, kabuslar, fobiler, bedensel yakınmalar ve korku tepkileri yüksek kaygı düzeyi gözlenebilmektedir. Cinsel istismar yaşamış çocuklarda yüksek oranda depresyon olabilmektedir. Bu çocuklarda intihar düşünceleri ve girişimleri de görülebilmektedir. Erişkin yaşta başlayan majör depresyon, çocuklukta cinsel istismarla ilişkili olabilmektedir. Öfke tepkileri, karşı olma, karşı gelme bozukluğu cinsel istismara uğramış çocuklarda gözlenebilmektedir. Kişiler arası ilişki kurma ve sosyal ilişkileri sürdürebilme becerisi, yalnız kalma isteği, çekingen bir kişilik yapsının oluşması cinsel istismardan olumsuz olarak etkilenmektedir. Ayrıca cinsel işlev bozuklukları gibi sorunlar oluşabilir. Cinsel istismar mağduru çocukları olan ailelerin yapması gerekenler; ilk yapılması gereken istismarın sonlandırılması ve çocuğun bakım ile korunma altına alınmasıdır. Çocuğun yaşı küçük anlamaz nasılsa diye düşünmek yerine, çocuğunuzun yaşadığı olayları küçümsemeyin ya da yok saymayın. Umursamaz davranarak olayı görmemezlikten gelmek yanlış bir davranıştır ya da çocuk üzerine aşırı düşerek sürekli çocuğa yaşadığı travmatik olayı hatırlatmak yanlıştır. Anne – babalar olarak, çocuğunuzun size her konuyu rahatlıkla anlatabileceği güvenli bir bağ oluşturun. Bebeklikten itibaren çocuk ve anne-babası arasında oluşturulan güvenli bağlanma, çocuklarınızın ne olursa olsun yanında olacağınızı hissettirmeniz çok önemlidir. Anne- babanın dile getirmese de en küçük kaygısını bile çocuklar hissedebilmektedir ve anlatacaklarını anlatmak yerine içlerine kapanabilmektedirler. Gerekmedikçe çocuğun yaşadıklarını başkalarıyla paylaşmayın. Cinsel istismar bildirilmesi zorunlu hallerden birisidir. Bir çocuğun cinsel istismara maruz kaldığını bildiği halde, bunu bildirmemek ya da gereğini yapmamak suça göz yummak anlamına gelir ve yasal sorumluluğu vardır. Bu nedenle durumu yetkili mercilerle paylaşma konusunda cesaretli davranın. Anne – babalar istismardan dolayı kendilerini veya çocuklarını suçlamaları yanlıştır. Sakin tavırla anne – babalar olaya müdahale etmeleri daha sağlıklı olacaktır. Cinsel istismar fark edilmesi zor bir durumdur. İstismarcı hiç tahmin etmediğiniz, sevdiğiniz, toplumda saygın yeri olan birisi de olabilir. İstismarcılar her türlü sosyal kesimden her meslek grubundan ve her yaş grubundan olabilirler. En önemli ortak noktaları sapkın cinsel dürtülerini kontrol edememeleri ve bu dürtülerini tahmin için sinsi ve etkili planlar yapabilmeleridir. Pedofili(sübyancı) dediğimiz istismarcının istismar sürecini kendiliğinden sonlandırması ya da bu alışkanlığından vazgeçmesi çok zor olabilmektedir. İstismarcılar tedavi edilmedikleri takdirde istismar davranışını yineleme olasılığı çok yüksektir. Hem söz konusu çocuğun hem de diğer çocukların korunması ve istismarcıya karşı gerekli yasal ve psikolojik tedbirlerin alınması için durumun bildirilmesi zorunludur. Ülkemizde çocuğun cinsel istismarı halen tam olarak insanların rahatça anlatabildikleri bir durum değildir. Töre cinayetleri, toplum tarafından dışlanmamak için çocuklarımız ya da aileleri bu durumu ortaya çıkarmamaya tercih edebilmektedirler. O halde her bireyin çocukların istismara uğramaması için üzerine düşen insanlık görevlerini yerine getirmesi, çocuklarını cinsel konuda küçük yaştan itibaren gelişim döneminin özelliğine göre bilgilendirmesi gerekmektedir. Gerekirse bu konuda aileler pedagog ya da çocuk gelişimcilerden destek alarak çocuklarının bu konuda bilinçli olmalarını sağlamalıdır. Önleyici tedbir olarak; çocuk istismara uğramadan cinsel anlamda kendisini nasıl koruyacağı konusunda bilinçlenirse her türlü istismarın(dokunma, taciz, sözel içerikli vs.) önüne geçilmiş olacaktır. Cinsel istismara uğrayan çocukların yaşadıkları bu travmatik durumdan kurtulmak için başta ailelerinin desteği olmak üzere bir uzmandan destek aldırılmalarında fayda vardır. Ayrıca, çocukla birlikte ailenin de gerekli tedavi ve yardımı alması önemlidir.
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |